DOLAR 19,1521 0.14%
EURO 20,7404 0.03%
ALTIN 1.207,81-0,43
BITCOIN %
Mersin
13°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Basın Bülteni

Basın Bülteni

23 Mart 2023 Perşembe

İbrahim Murat Gündüz: Gönüllü Antrenörlerimiz Antakya’da Pek Çok Can Kurtardı

İbrahim Murat Gündüz: Gönüllü Antrenörlerimiz Antakya’da Pek Çok Can Kurtardı
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Hayırseverliği ile tanınan iş insanı İbrahim Murat Gündüz’ün , Türkiye Muaythai Federasyonu ile birlikte organize ettikleri gönüllü muaythai antrenörlerinden oluşan deprem kurtarma ekibi depremin akabinde gittikleri  Antakya’da pek çok depremzedeyi enkaz altından canlı olarak kurtarmayı başardılar.

İbrahim Murat Gündüz ve Türkiye Muaythai Milli Takımı antrenörü Şahin Eroğlu’nun katkıları ile depremden 24 saat sonra tamamen gönüllü muaythai antrenörlerinden oluşan kurtarma ekibi  AFAD ile koordineli gerçekleştirdikleri kurtarma operasyonunda pek çok can kurtarmayı başardılar.

Kurduğu deprem  yardım kurtarma ekibinden  ‘Vatan Fedaileri’ diye bahseden  İbrahim Murat Gündüz sözlerini şu şekilde sürdürdü: ”Rabbim’e  Hamdolsun tamamen gönüllü antrenörlerden oluşturduğumuz  deprem kurtarma ekibi ile pek çok can kurtarmayı başardık. Mutluluğumu kelimeler ile ifade edebilmem imkansız, gerçekten çok mutluyum. Başta gönüllü muaythai antrenörlerimiz olmak üzere bize bu yardım fırsatını tanıyan Türkiye Muaythai Federasyonu Başkanı  Hasan Yıldız’a çok teşekkür ederim. Biz Türk Milleti olarak en zor günlerde kenetlenerek birlik olabilmemiz ile ün yapmış asil bir milletiz, gün birlik olma günüdür. Hepimiz maddiyat gözetmeden depremzedelere yardımcı olmak zorundayız çünkü bu hepimizin her an başına gelebilecek bir olay, rabbim tekrarından muhafaza eylesin, toplum olarak devletimiz ile birlikte olmak zorundayız, gönüllü antrenörlerimizle gurur duyuyorum, rabbim bizlere güç kuvvet imkan verdikçe vatandaşlarımız ve devletimiz için her türlü yardımı yapmaya devam edeceğiz. ”ifadelerini kullandı.

 

Devamını Oku

Uluslararası Taşımacılık

Uluslararası Taşımacılık
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uluslararası karayolu taşımacılığı sistemine birçok ürünün ulaşımının yapılmasını sağladığı için oldukça önemli bir taşıyıcılık sistemidir. Lojistik faaliyetler için oldukça önemli bir yere sahiptir. Birçok ulaşım seçeneği ile yükler alınan noktalardan farklı noktalara ulaştırılarak ulaşım hizmeti verilmektedir. Bu taşımacılık sadece bir ülkeye bağlı kalarak değil dünyanın birçok yerine farklı adreslere yapılmaktadır. Mrllog taşımacılık uzun yıllardır bu şekilde en iyi ve en kaliteli hizmeti müşterilerine sağlamaktadır.

Firma 2.019 yılında kurulmuş o zamandan bu zamana en iyi şekilde tecrübeli ekibiyle birlikte tüm detaylara dikkat edilerek taşımacılık hizmeti vermektedir. Yapılan taşımacılıkta komple ve parsiyel taşımacılık hizmeti de verilmektedir. Mrllog taşımacılık ile verilen hizmet birçok avantaj da sağlamaktadır. Taşımacılık sırasında ısı kontrolü devamlı bir şekilde yapılarak olumsuz sonuçların oluşması engellenmiş olmaktadır.

Taşımacılık

Havayolu kargo taşımacılığı hizmeti ile yükler varış noktasından alınarak belirtilen adrese en hızlı ve en güvenilir şekilde teslimatının yapılmasıdır. Müşteri memnuniyeti göz önünde tutularak taşımacılık da herhangi bir aksaklığın yaşanmaması için nereli taşımacılık uzun yıllardır çalışmaktadır.

Multimodal taşımacılığı ürünlerin farklı kaplardan alınarak başka kaplara aktarılması ile gerçekleştiren taşımacılık yöntemidir. Aktarılan yükler bu şekilde farklı bir taşıma yolu ile ulaşımına devam edilmektedir. Ulaşım sırasında alınan noktadan varış noktasına kadar tek bir sözleşmeyle ürünlerin teslimatı sağlanmaktadır. Bu gerçekleşen taşımacılık farklı aşamalarda meydanı gelmesi işlemin parça parça değil bütünleşmiş bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamaktadır.

Devamını Oku

Seçilmiş yalnızlık, itilmiş yalnızlık mı?

Seçilmiş yalnızlık, itilmiş yalnızlık mı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

En çok beyaz yakalıolar yalnız hissediyor.

Son yıllarda toplumsal hayatın içinde yalnız yaşamı kutsayan, onu bireylerin bir tercihi olarak sunan “seçilmiş yalnızlık” akımına dikkat çeken uzmanlar, bu akımın sağlıklı bir norm halinde gösterilmesinin doğru olmadığını vurguluyor. Popüler medya ürünleri ve sosyal medya tarafından pompalanan, başkalarının sorumluluğunu almadan sadece kendi için yaşayan, haz peşinde koşan bireylerin adeta kutsandığını kaydeden uzmanlar, “Bu yaşam biçimi bir seçimden çok yapısal ve kültürel nedenlerle insanların içine itildikleri bir durum” değerlendirmesinde bulunuyor. Uzmanlar, tüketim toplumunda sistemin bireyi yalnızlığa teşvik ettiğine, tüm yaş grupları içinde ise kendilerini en fazla yalnız hissedenlerin 30’lu yaşlardaki beyaz yakalılar olduğuna dikkat çekiyor.

 

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan, modern toplumların en önemli sorunlarının başında gelen yalnızlık ve seçilmiş yalnızlık olgusu hakkında değerlendirmede  bulundu.

 

Seçilmiş yalnızlık, sağlıklı bir norm değildir

 

Son yıllarda toplumsal hayatın içinde yalnız yaşamı kutsayan, onu bireylerin bir tercihi olarak sunan “seçilmiş yalnızlık” olarak adlandırılan bir akım olduğunu kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Seçilmiş yalnızlık düşünürlerin, bilim insanlarının, tasavvuf erbabının, sanatçıların, yaşamında önemli bir değişim kararı almak isteyen insanların hayatlarında bir dönem kendilerini toplumdan izole ederek üretkenliklerini artırmak, yeni fikirler geliştirmek için bir tercihleri olabilir. Ama toplumun genelinde bu tür bir yalnızlığı sağlıklı bir norm halinde göstermeyi doğru bulmuyorum. Bu konuyu daha geniş ele almadan önce yalnızlık kavramını açmak gererekecektir.”dedi.

 

Yalnızlık üç kavram halinde ele alınabilir

 

Yalnızlığın “yalnız olmak”, “yalnız yaşamak” ve “yalnız hissetmek” olarak üç kavram halinde ele alınabileceğini ifade eden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bu kavramlardan yalnız olmayı sosyal bütünleşme eksikliği ve yalnız yaşamayı aile yokluğu çerçevesinde inceleyebiliriz. Yalnız hissetmek ise yalnızlığı sosyal bir deneyim olarak algılamaktır. Bu deneyim ister toplumsal tecritten kaynaklanan durumlardan olsun ister mesleki ya da ailevi durumlar çerçevesinde olsun kişinin kendisini yalnız hissetmesiyle ilgili bir durumdur. Birey modern toplumun içindeki zehirleyici ilişkilerden, güvencesizlikten, mutsuzca yapmak zorunda kaldığı mesleğinden ve dengesiz aile ilişkilerinden kendini korumak için kaçar. Yalnız yaşadığı evi sığındığı kutsal bir mekân haline getirir. Yani sosyal temasların kendisi bile insanın kendisini ‘Yalnız hissetmesine’ neden olabilir.” diye konuştu.

 

Yalnız yaşamak, seçilmiş yalnızlıkla ilişkilendiriliyor

 

“Yalnız olmanın” kavramsallaştırmasının ise yalnızlığı sosyal temasların ve bağlantıların eksikliği ya da yokluğu ile ilişkilendirdiğini kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Aile ve arkadaşlarınızla yüz yüze ilişkilerinizin sayısı azalır. Zamanınızı sosyal medyada geçirirsiniz ya da sosyal aktivitelere bile tek başına gitmeye başlarsınız.”dedi.

 

Yalnızlık yeni bir yaşam biçimi olarak görülüyor

 

‘Yalnız yaşamak’ olgusunun ise günümüzde daha çok seçilmiş yalnızlıkla ilişkilendirildiğini ifade eden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Yalnızlığı bu şekilde tanımlayanlar, onu toplumsal bir sorun olarak görmekten çok yeni bir yaşam biçimi olarak görüyorlar. Bu tek yaşayan bireyler toplumdan izole olmuş, sosyal ilişkileri zayıf ya da olmayan kişiler olarak ele alınmıyor. Öznesi bekârlar olan bu toplumsal grup akşamları tek uyumayı seçmiş ama beraber sosyal aktivitelere katılan ve ‘mutlu’ kişiler olarak lanse ediliyorlar. Topluma egemen olan bireycilik ve kapitalist sistemin arzuladığı tüketim kültürü ile uyumlu bu yaklaşım yalnızlığı “olumsuz bir prizmadan kurtarmak için ‘solo yaşam’, ‘tek başına yaşam’ biçiminde yeniden formüle ediyor.” dedi.

 

Yalnızlık seçimden çok, insanın içine itildiği bir durum

 

“Bu  pembe gözlüklü bakışı pek doğru bulmuyorum” diyen Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bu yaşam biçimi bir seçimden çok yapısal ve kültürel nedenlerle insanların içine itildikleri bir durum” tespitinde bulundu.

 

Tüketim toplumunda sistem, bireyi yalnızlığa teşvik ediyor

 

Popüler medya ürünleri ve sosyal medya tarafından pompalanan, başkalarının sorumluluğunu almadan sadece kendi için yaşayan, haz peşinde koşan bireylerin adeta kutsandığını kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, şunları söyledi:

 

“Tüketim toplumunda sistem bireylere ‘emekçiler, tasarrufçular olarak değil, ama gitgide daha çok tüketiciler olarak ihtiyaç’ duyuluyor. Bu durumda yalnız yaşayanların sayısının artması, konut kullanımından, ev eşyalarına kadar birçok ürünün daha fazla kullanılmasına ve satılmasına neden oluyor.

 

Yalnız yaşayanlar iyi bir müşteri kitlesi

 

Eğlence ve turizm sektörü için de yalnız yaşayanlar iyi bir müşteri kitlesi. Yalnız yaşayanların yoğunlukla rağbet ettiği buluşma siteleri internet dünyasının en karlı yatırımları. Ayrıca yalnız yaşayanlar kendilerini mutlu etmek için daha fazla para harcayabilmekteler. Bu durumda dizi filmlerde, medya haberlerinde başarılı, sürekli eğlenen, gezen avukatlar, mimarlar, serbest meslek sahibi medyatik stereotipiler olarak insanların, özellikle gençlerin hayallerine seslenmektedir.”

 

Yalnızlıktan kurtulmanın en iyi yolu anlamlı hayat 

 

Popüler kültürde gösterilmek istenene karşın gerçek hayatta durumun çok farklı olduğunu belirten Prof. Dr. Barış Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Ancak yalnız yaşayan bekâr erkekler ve kadınlar bu popüler kültür ürünlerinde klişe haline gelen yaşamlar sürmemektedirler. Gerçekler medya tarafından topluma sunulan rüyalardan çok daha farklıdır. İster gelişmiş sanayi toplumlarında olsun ister Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede olsun ‘seçilmiş yalnız’ birçok birey için psikolojik, ekonomik ve toplumsal ilişkiler açısından çok yönlü, zorlu bir sınavdır. Yalnızlıktan kurtulmanın en iyi yolu anlamlı bir hayat yaşamaktır. Anlamlı bir hayat bizi bir hedef doğrultusunda bir sosyal çevreye de bağlar, yalnızlık hissinden de kurtarır.”

 

Sosyal çevreyle ilişkiler zayıflıyor

 

Modern toplumda herkesin gitgide daha yalnızlaştığını belirten Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Zira hızlı bir yaşam temposunun yaşandığı devasa metropol ortamında aile ve arkadaş bağlarımız çözülüyor. İçinde yaşadığımız yüksek katlı sitelerde komşuluk ilişkilerimiz koptu. Özellikle beyaz yakalı işlerde işimizi korumak için çalışma arkadaşlarımızla iş birliğinden çok rekabete zorlanıyoruz. Tüm bunlar güçlü bağlarımızın olduğu geleneksel sosyal çevremizle ilişkilerimizi zayıflatıyor. Belki instagram, facebook gibi sosyal ağlardaki arkadaş sayımız artıyor ama bunlar da zayıf bağlarımız. Hayatta bize güven veren gerçek dostlar değiller.” dedi.

 

Hayat şartları da ilişkileri etkiliyor

 

Zorlaşan hayat şartlarının da ilişkileri olumsuz etkilediğini kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Tüm bu olumsuzlukların üstüne gelen hayat pahalılığı, alım gücünün düşmesi de güçlü bağlarımızın olduğu ve hala koruyabildiğimiz aile, akraba arkadaş, komşularımıza yaptığımız ziyaretleri ve buluşmaları önemli ölçüde olumsuz yönde etkiledi. Hatta gençlerin flörtleşmeleri, yeni bir ilişkiye başlamaları bile ekonomik nedenlerle yarı yarıya azaldığı konusunda son dönemde birtakım çalışmalar var. Arkadaş, akraba buluşmaları bir bahaneyle hep ileri bir tarihe erteleniyor. Gençler bir kafede buluşmak yerine sosyal medya üzerinden birbirleriyle bağlarını korumaya çalışıyorlar.” dedi.

 

En çok 30’lu yaşlardaki beyaz yakalılar yalnız hissediyor

 

Tüm yaş grupları içinde kendilerini en fazla yalnız hissedenlerin 30’lu yaşlardaki beyaz yakalılar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Zira üniversite çağındaki gençlerin ve yeni mezunların hala henüz tüketilmemiş bir arkadaş çevreleri var. Bu grup hem kendisi ile benzer zevkleri paylaşan ve hem de bol bol zamanı olan arkadaşları veya partner adaylarını çevrelerinde bulabiliyorlar. Üstelik gençlikte beklentiler ve maddi imkanlar daha düşük olduğundan maddiyat ilişkilerin kurulmasında diğer yaş gruplarına göre daha az belirleyici oluyor. Ancak okul ile ilişkinin kesildiği ve çalışma hayatına atınılan yıllarda insanların yakın sosyal alanları daralıyor, akran grupları içinde aile hayatının içine girenler artıyor, çevresi arkadaştan çok kendine rakip olarak gördüğü ofis arkadaşlarıyla doluyor. Bu yalnızlaşmanın sonuçlarını çöpçatan sitelerinin kullanıcı profillerinde de görüyoruz. Arkadaş çevresinin daraldığı 25-35 yaş grubu tüm buluşma platformlarında en büyük grubu oluşturuyor. Yaş ilerledikçe çift hayatı içinde olanların oranı arttığından bu platformların kullanım oranları azalmaktadır. Ancak ileri yaş gruplarında da özellikle günümüz toplumunda hızla artan boşanmalar, kapitalist toplumun bireyciliği ve yalnız yaşamayı destekleyici teknoloji ve hizmetler geliştirmesi yalnız yaşamayı önemli bir seçenek olarak karşımıza çıkarıyor.” dedi.

Devamını Oku

Endüstriyel Tesislerin Güvenliği İçin Entegre Çözümler Devrede

Endüstriyel Tesislerin Güvenliği İçin Entegre Çözümler Devrede
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Güvenlik ve iş zekâsı entegratörü Securitas Technology Türkiye, endüstriyel tesisler için tesise özel kurgulanan ve birbiri ile entegre çalışan akıllı çözümleriyle geniş bir güvenlik ağı oluşturuyor.

 

Elektrik, gıda, petrol ve gaz üretim tesisleri, rafineriler, kimya fabrikaları, depolama, dağıtım ve arıtma tesisleri dahil olmak üzere pek çok türde endüstriyel tesis, güvenlik hassasiyetinin yüksek olduğu alanların arasında yer alıyor.

 

Güvenlik ve iş zekâsı kategorilerinde entegre çözümler sunan Securitas Technology Türkiye Pazarlama Direktörü Pelin Yelkencioğlu, bir endüstriyel tesiste güvenlik sağlanacak alanı yüksek, orta ve düşük öncelikli risk grupları üzerinden değerlendirerek, ihtiyaç duyulan akıllı güvenlik çözümlerini kurguladıklarını ve özel projeler geliştirdiklerini söyledi.

 

Güvenlik, çevreden başlar

Securitas Technology, endüstriyel tesislerde akıllı güvenlik çözümlerini dıştan içeriye doğru kurguluyor. Çevreden gelebilecek hırsızlık ya da özel alan ihlali gibi tehditlere karşı tesisi ilk olarak çevre güvenlik sistemleriyle donatıyor. Bu sistemlerin en başında da video analiz özelliğine sahip akıllı kameralar geliyor. Tesis çevresine yerleştirilen akıllı kameralarla entegrasyon sağlanarak, ihlalin yapıldığı bölgenin görüntüleri kontrol merkezi monitörlerine otomatik olarak yansıtılıyor, böylece ilgili görevlinin veya operatörün görüntüleri anlık görmesi sağlanıyor.  Bir ihlal varsa ihlali yapan kişi veya gruplar uzaktan sesli anons sistemiyle uyarılıyor.

 

Çevreden gelebilecek risklere karşı alınabilecek diğer önlemler arasında; daha yüksek ve kalın duvarlar, çevre koruma sınır çiti, toprak altı optik algılayıcılar veya duvar üzerine monte edilebilen algılayıcılar, hareket sensörleri, radar, mikro dalga bariyerlerden oluşan çevre güvenlik sistemleri de yer alıyor.

 

Giriş çıkışlar kontrol altında

Endüstriyel tesislere giriş çıkışların kontrol altına alınması hem verimliliği artırıyor hem de endüstriyel casusluk, hırsızlık, terör saldırıları ve işletme içinde oluşabilecek salgınları önlüyor. Bu noktada devreye sokulan geçiş kontrol sistemleri, çalışan ve ziyaretçilerin ilgili alana yetki dahilinde güvenli şekilde giriş çıkış yapmasını sağlıyor. Turnikeler, x-ray ve metal algılayıcılarla desteklenen geçiş kontrol sistemleri, kişiye özel kart, okuyucu ve kontrol panelinden oluşuyor.

 

Bu sistemler, artan güvenlik risklerinden dolayı çalınma, kopyalanma veya kayıpların mümkün olmadığı biyometrik geçiş kontrol çözümleriyle entegre şekilde kullanılıyor. Biyometrik geçiş kontrol sistemleri arasında yer alan iris ve yüz tanıma teknolojileri, temassız erişim özellikleriyle son zamanlarda hassasiyet gösterilen hijyen konusuna da çözüm getiriyor.

 

Securitas Technology tarafından ihtiyaca yönelik geliştirilen Passlogic de birçok farklı markanın bina otomasyon ve güvenlik sistemlerinin birbiriyle kolayca iletişim kurmasını sağlayarak hem personel hem de ziyaretçiler için uçtan uca takip ve kontrol olanağı sağlıyor. Bu yazılımla ayrıca, işletmenin farklı bölgelerdeki geçiş kontrol sistemlerini tek merkezden izlemek ve yönetmek mümkün oluyor. Yazılımın ERP uyumu da önemli avantajlar sağlıyor. Örneğin, çalışanların mesai takibi yapılarak bordro işlemleri hızlı ve otomatik biçimde yapılabiliyor.

 

Tesislere araçla giriş durumundaysa bariyerler, araç altı arama, metal algılayıcılar, plaka tanıma, HGS sistemleri, araç, ziyaretçi ve taşeron kayıt sistemleri gibi farklı teknolojiler birbiri ile entegre olacak şekilde kurgulanıyor ve güvenlik en üst seviyede sağlanıyor.

 

Entegrasyon ön plana çıkıyor

Sistem entegrasyonu da endüstriyel tesis güvenliğinde hızla önem kazanan konular arasında. Başta geçiş kontrol olmak üzere, video izleme, yangın algılama, alarm, asansör gibi birçok farklı sistemle entegre olarak güvenlik aksiyonları alınabiliyor. Örneğin; asansör sistemi ile entegre çalışan geçiş kontrol sistemi yazılımı asansörün otomatik olarak bulunan kata gelmesini sağlarken, kişilerin sadece yetkilendirildikleri kata çıkmalarını da kontrol edebiliyor. Tesis içindeki özel güvenlik gerektiren alanlarda yine biometrik sistemler ya da elektromekanik kilitler de kullanılıyor.

 

Endüstriyel tesislerde riskli durumlardan bir diğeri de yangın. Hızlı müdahale imkanı sunan Video Tabanlı Yangın Algılama (VFD), farklı elektronik güvenlik sistemleriyle entegre olarak çalışıyor. Yeni nesil Video Tabanlı Yangın Algılama Çözümü, mevcut sistemlerin hatalı ya da geç algılayabileceği yangınları doğru bir şekilde ve daha erken erken sürede algılayarak, olası maddi-manevi kayıpların önüne geçilmesini sağlıyor.

 

Devamını Oku

TİROİD KANSERİNİN 6 BELİRTİSİNE DİKKAT!

TİROİD KANSERİNİN 6 BELİRTİSİNE DİKKAT!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Tiroid kanseri tüm kanserlerin %3’nü oluşturuyor. Yapılan araştırmalar 2020 yılında 586 bin yeni hastaya tiroid kanseri tanısı konulduğunu gösteriyor. Tiroid kanseri görülme sıklığı her geçen yıl giderek artarken, kadınlarda erkeklere oranla daha sık ortaya çıkıyor. Medstar Antalya Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ayşegül Kargı, tiroid kanseri hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

Tiroid bezi boynun ön kısmında yer alan bir iç salgı bezidir ve tiroid kelebek şeklinde bir organdır. Tiroid bezi, tiroid hormonu salgılar ve kana verir. Tiroid hormonları kan basıncını, kalp hızını, vücut ısısını ve metabolizmayı düzenleyen hormonlardır. Tiroid kanseri, tiroid bezi dokularında kanserli hücrelerin oluşması sonucunda gelişir. Kesin nedeni bilinmese de; genetik mutasyonlar, yetersiz iyot alımı ve yüksek radyasyona maruz kalmak tiroid kanseri görülme sıklığını artırmaktadır.

 

Tiroid kanseri belirtileri şu şekilde olabilir: 

  1. Tiroid bezinde ortaya çıkan şişlik
  2. Bezde büyüme
  3. Tiroidin şişmesine bağlı ses kısıklığı
  4. Yutmada güçlük
  5. Nefes darlığı
  6. Öksürük

Doğru tanı için modern görüntüleme yöntemlerinden yararlanılıyor

 

Tanıda görüntüleme yöntemi olarak ultrason ve sintigrafik yöntemler kullanılılır. Ultrasonda nodüler lezyonun sınırlarının düzensiz oluşu, mikrokalsifikasyon, hipoekoik görünüm, yaygın damarlanma tiroid kanseri olasılığını düşündürür. Biyopsi ile kanser teşhisi doğrulanmalıdır. Takiben vücuttaki yayılım tespit etmek amaçlı PET BT kullanılmaktadır.

 

Tiroid kanseri tipleri aşağıdaki şekildedir;

Papiller tiroid kanseri: Tiroid kanserlerinin yaklaşık % 80’ni papiller tiroid kanserleri oluşturmaktadır. Papiller tiroid kanserinin en sık nedeni çocukluk yaş grubunda radyasyona maruz kalmaktır. Sıklıkla lenf yolu ile yayılmaktadır.

Foliküler tiroid kanseri: Tiroid kanserlerinin %5-10’nu oluşturmaktadır. Genellikle iyot alımının yetersiz olduğu bölgelerde görülür. Görülme sıklığı iyot alımının artırılması ile azalmıştır. Uzak metastaz hastaların %10-15 de görülmektedir.

Medüller tiroid kanseri: Bir nöroendokrin tümör olup tiroidin parafolüküler hücrelerinden kaynaklanır. %2-5 oranında görülmektedir. %25 ailevi genetik geçişlidir.

Anaplastik tiroid kanseri: Tüm tiroid kanserlerinin %1’ni oluşturur. Çok hızlı seyir gösterir, genellikle 60 yaş üzerinde görülür. En sık akciğer metastaz yapmaktadır.

 

Cerrahinin ardından hastaya tiroid hormon tedavisi veriliyor

 

Tanı konulduktan sonra uygulanan ilk tedavi yöntemi cerrahidir. Tiroid bezindeki kanserin durumuna göre bazen bezin bir kısmı bazen de tamamı ve etrafındaki lenf nodları ile birlikte çıkarılmaktadır. Cerrahinin ardından tekrar bir görüntüleme yapılıp tekrarlama riski yüksek olan hastalarda radyoaktif iyot tedavisi uygulanmaktadır. Tiroid bezinin alınması nedeni ile hormon kaybını telafi etmek için hastaya tiroid hormon tedavisi verilmektedir.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.