Etiket: hiçbir

  • Burası İstanbul: Sanki hiçbir şey olmamış gibi!

    Burası İstanbul: Sanki hiçbir şey olmamış gibi!

    Corona virüsü tedbirleri kapsamında alınan önlemler nedeniyle Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde bir süredir sakinlik vardı.

    Ancak havanın da güzel olması nedeniyle İstiklal Caddesi’nde bugün yoğunluk yaşanıyor.

    Bazı vatandaşlar sosyal mesafe kuralına uyarken bazıları ise sosyal mesafe kuralına uymadan İstiklal Caddesi’nde dolaştı.

    Beyoğlu Belediye Zabıta ekipleri de cadde üzerinde gezerek sosyal mesafe kurallarına uymayanları uyardı. DHA

  • İmamoğlu: Dünyanın hiçbir ülkesinde, millete ekmek dağıtan belediyelere, ‘terör örgütü’, muamelesi yapılmaz

    İmamoğlu: Dünyanın hiçbir ülkesinde, millete ekmek dağıtan belediyelere, ‘terör örgütü’, muamelesi yapılmaz

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB başta olmak üzere bazı belediyelerin halka yaptığı yardımlarla ilgili tüm siyasi eleştiri ve saldırılara karşı açıklama yaptı.

    İmamoğlu “Biz belediye başkanları, siyasi tercihlerin ötesinde geniş toplumsal uzlaşı ile seçilmiş, her partiden vatandaşımızın oylarıyla göreve gelmiş kişileriz. Makama geldikten sonra parti rozeti çıkmış, oy versin vermesin, tüm vatandaşlarımıza hizmet etmek zorunda olan insanlarız. Vatandaşa hizmetten öte hiç bir önceliğimiz yok” dedi.

    “BU MAKAMLARA OTURMAYA MI GELDİK?”

    Tüm dünyayı ve Türkiye’yi etkileyen salgının neden olduğu zorluklara dikkat çeken İmamoğlu “Başta ekonomik zorluklar. Ve tüm bu zorluklar ortadayken, bir belediye başkanı hiç bir şey yapmayacak. Bir belediye başkanı hiç bir işe karıştırılmayacak. İstenen bu. Bu mümkün mü Allah aşkına? Bu makamlara oturmaya mı geldik, hizmet etmeye mi?” diye sordu.

    “BELEDİYE DEVLET KURUMU DEĞİL Mİ?”

    İmamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

    * Millet bizleri ihtiyacı varken yanında görmeyecek de ne zaman görecek? ‘Devlet yapıyor’ diyorlar; belediye de bir devlet kurumu değil mi?

    * Biz her gün, devletimizi idare edenlere beraber çalışalım, diye dil döküyoruz. Bizi itseler de toplumun faydası adına yaklaşmaya devam ediyoruz.

    * Ama karşımıza çıkarılan yanıt şu oluyor: ‘Bu tür teşebbüsler özellikle FETÖ-PKK gibi terör örgütleri tarafından denenmiştir.’

    * Dünyanın hiçbir ülkesinde, millete ekmek dağıtan, gıda kolisi götüren kısacası, Anayasal görevi gereği hizmet eden belediyelere, ‘terör örgütü’, başkanlarına da doğal olarak ‘terör örgütü lideri’ muamelesi yapılmaz.

    * Dünyanın hiçbir yerinde, terör örgütlerini sempatik gösterme riski olan, böyle tehlikeli cümleler de kurulmaz” diye konuştu.

    “MEYDAN BOŞ DEĞİL”

    İmamoğlu “Tarafımıza yöneltilen bu ağır sözlere anlık yanıt vermeme sebebimiz, milletimiz zorluk içindeyken ağız dalaşına girmenin, milletin ihtiyacına hiç bir fayda getirmeyeceğini bildiğimizdendir. Yoksa meydan boş değil” çıkışı yaptı.

    “İBB’nin ve diğer belediyelerimizin millete yardım faaliyetlerine ‘terör örgütü ‘ benzetmesi yapan, kim olursa olsun, yanıtını alır” diyen İmamoğlu açıklamasını şöyle tamamladı:

    * Ama şimdi ne vakti ne sırası. Bu hakkımı şahsen saklı tutuyorum. Liyakata, adalete, merhamete, koordinasyona dayalı bir çalışma yapıyoruz.

    * Şimdilik arkamızdan gelen çok ağır ithamlara, kafamızı geri çevirip bakıyor, duyuyoruz. Ama ses etmeden yola devam ediyoruz.

    * Arkamızdan bağıran kimselerle kaybedecek vaktimiz yok, biz millet için önde koşmaya devam ediyoruz. Ama susuyoruz…Aziz milletimizin hem hatrı hem hayrı için.

  • İYİ Parti, Erdoğan’ın sözlerini eleştirdi: Nefret yüklü dil hiçbir sorunu çözmez!

    İYİ Parti, Erdoğan’ın sözlerini eleştirdi: Nefret yüklü dil hiçbir sorunu çözmez!

    İYİ Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın belediyeler için terör örgütü benzetmesi yaptığı sözlerinin eleştirildiği açıklamada, “Her türlü engele rağmen vatandaşlarımıza hizmet için çabalayan belediyelerimizin faaliyetlerini terör eylemleriyle özdeşleştirmek asil milletimize saygısızlıktır. Cumhurbaşkanının bu kutuplaştırıcı söylemi, ülkemizi içine sürükledikleri yönetim krizini hızla derinleştirmektedir” ifadeleri kullanıldı.

    “AÇIKLAMALAR MİLLETİMİZİ DERİNDEN YARALAMIŞTIR”

    İYİ Parti’nin yayımladığı basın açıklamanın devamı şöyle:

    * Cumhurbaşkanı 20 Nisan 2020 günü gerçekleştirilen kabine toplantısına müteakiben yaptığı basın toplantısında, Millet ittifakı belediyelerinin Covid-19 Salgını ile mücadele kapsamındaki çalışmalarından söz ederken ne yazık ki milletimizi derinden yaralayacak ifadeler kullanmıştır.

    “TERÖR ÖRGÜTÜ İLE ÖZLEŞTİRMESİ ESEF VERİCİ” 

    * Cumhurbaşkanı’nın Millet İttifakı belediyelerinin toplumsal yaraları bir nebze olsun sarabilmek için büyük bir sorumluluk bilinci ve fedakârlık duygusu ile ortaya koydukları gayretli çalışmaları, FETÖ ve PKK gibi ülkemizin birliğine, bütünlüğüne ve istiklalimize kasteden terör örgütlerinin hain eylemleri ile özdeşleştirmiş olması esef verici bir talihsizliktir.

    İLGİLİ HABERDavutoğlu: Erdoğan’ın en zayıf olduğu dönemde yanındaydım

    “PARALEL DEĞİL KURUMSAL KURUMLARDIR” 

    * Bir kez daha ifade etmemiz gerekirse belediyeler, Cumhurbaşkanı’nın karalayıcı ifadelerinde zikredildiği gibi “paralel yapılanmalar” değildir; tam tersine Türkiye Cumhuriyeti Anayasası çerçevesinde merkezi idareyi mahalli olarak tamamlayıcı şekilde işlev gören “kamusal kurumlardır.

    “ASİL MİLLETİMİZE BÜYÜK SAYGISIZLIK”

    * Anayasal olarak oluşturulmuş olan belediyelerin faaliyetlerini terör örgütlerinin hain eylemleri ile özdeşleştirmek, hem anayasamıza ve kanunlarımıza hem de büyük ve asil milletimize büyük bir saygısızlık teşkil etmektedir. Zira belediyeler; terör örgütlerinin yaptığı gibi milletimizin huzur ve güvenliğini, ülkemizin bölünmez bütünlüğünü hedef almaz.

    “BELEDİYELER MİLLİ İRADENİN TECELLİSİDİR” 

    * Belediyeler, Anayasa’nın ve kanunların öngördüğü şekilde milli iradenin demokratik bir şekilde tecelli etmesi ile seçilen yerel yöneticiler tarafından yönetilir. Belediyeler yalnızca hukukun kendilerine öngördüğü sınırlar içerisinde faaliyetlerini yürütürler. Terör örgütleri gibi hukukun hilafına iş ve eylemlere girişmezler.

    “ANAYASANIN 103’ÜNCÜ MADDESİ İLE BAĞDAŞMAK MÜMKÜN DEĞİL” 

    * Bu minvalde, Cumhurbaşkanı’nın hakaretamiz ifadelerle eleştirdiği belediyelerin bağış toplama ve bu bağışları değişik şekillerde kullanma yetkisi, 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 15. ve 59. maddeleri ile 5216 Sayılı Kanun’un 18. maddesinde yer bulan hükümlerden kaynaklanan yetkilerdir. Keza ihtiyaç sahiplerine, bugünlerde olduğu gibi ekmek dağıtmaları ve değişik ayni yardımları yapmaları da belediyelerin hukuki sorumlulukları arasındadır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın bu ifadelerini ne hukukla, siyasi etikle ne demokratik prensiplerle ne de göreve başlarken tarafsızlık yemini ettiği Anayasamızın 103. maddesi ile bağdaşmak mümkün değildir.

    İLGİLİ HABERAkşener: Sayın Erdoğan gene aldatıldık diyebilir!

    “AYRIŞTIRMAK DEĞİL BİRLEŞTİRMEK OLMALI” 

    * Böylesi bir kriz anında, milletin birliğini temsil eden bir makamda oturması hasebiyle Cumhurbaşkanı’ndan beklenen şey, milletimizin farklı siyasi görüşlere sahip kesimlerini ve onların görev verdiği yerel yönetimleri ayrıştırmak değil; sorumluluk bilinci ile birleştirmek, kucaklamak ve bu krize karşı topyekûn bir mücadelenin meşalesini taşımaktır.

    “MUTABAKAT YERİNE SİYASİ ÇIKAR ÜZÜCÜ” 

    * Milletimizin birliğini temsil eden yüce bir makamda bulunan ve çok geniş yetkilerle donatılmış olan Cumhurbaşkanı’nın böylesi bir felaket esnasında mevcut sorunları çözmek için toplumsal mutabakat arayışı içinde hareket etmesi gerekirken, siyasi çıkarlarına öncelik vermesi maalesef her anlamda üzücüdür. Toplumumuzun çok geniş bir kesimi bu süreçte çok ciddi mağduriyetlerle ve sorunlarla boğuşmaktadır.

    İLGİLİ HABERTürkiye’deki corona virüsünden kaynaklı güncel ölü ve vaka sayısı açıklandı

    “YAKIN ZAMANDA GIDA KRİZİ KARŞIMIZDA DURMAKTA” 

    * Başta Covid-19 salgınının getirdiği sağlık sorunları ve can kayıpları olmak üzere; yüz binlerce iş yerinin kapanmış olması ile işsizler ordusuna milyonlarca vatandaşımızın daha eklenmesi, bugün milletimizin en önemli gündemidir. Çiftçilerimizin içinde bulunduğu mali zorluklar ve tarım sektörünün acilen çözülmesi gereken sorunları karşısında iktidarın vurdumduymazlığı, yakın gelecekte gıda krizi gibi bir başka felaketi bu millete yaşatabilecek ciddi bir risk faktörü olarak karşımızda durmaktadır.

    “NEFRET YÜKLÜ DİL HİÇ BİR SORUNU ÇÖZMEZ” 

    * Bu krizin sadece Türkiye’de değil, dünyada bile ne kadar süreceği ve arkasında nasıl bir yıkım bırakacağı henüz meçhul iken; Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu can yakan sorunlara odaklanmak yerine, hukuki yetkileri ve imkânları dâhilinde çözüm üretmeye çalışan yerel yönetimlere karşı nefret yüklü bir dil kullanması hiçbir sorunu çözmemektedir. Tam aksine Türkiye’yi içine sürükledikleri yönetim krizini daha fazla derinleştirmektedir.”

    * Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanı’na çağrımız; belediyeleri bir kamu kurumu olarak görmesi, belediyelerle uğraşmaması, onları engellemeye çalışmamasıdır. Unutmasınlar ki, bir hadisinde sevgili Peygamberimiz “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin.” buyurmaktadır. Milletimizin özellikle bugünlerde Sayın Cumhurbaşkanı’ndan beklediği şey tam olarak budur.

    İLGİLİ HABERErdoğan: Salgın yatay seyre geçmeye başladı

  • Bu pazarda hiçbir corona kuralı yok

    Bu pazarda hiçbir corona kuralı yok

    İçişleri Bakanlığının 81 İl Valiliğine gönderdiği pazar genelgelerinin hiç bir maddesinin uygulanmadığı Söke Çarşamba Pazarında, vatandaşlar ve pazarcıların rahatlığı dikkat çekiyor.

    Pazarlara ilişkin alınacak tedbirler kapsamında yeri sıkışık olduğu için değiştirilmesi gereken pazarın yeri ise değiştirilmedi.

    DÜZENLEME YOK

    Mevcut Pazar yerlerinde ve yoğunluğu dağıtmak için belirlenen yeni pazar satış yerlerinde her bir tezgah arasında en az 3 metre mesafe kuralı uygulanmadı.

    Eskiden olduğu gibi tezgahlar bir birine bitişik hizmet verdi. Vatandaşların meyve ve sebzeleri seçmesine izin verildi. Pazarcı esnafının büyük bölümü eldiven ve maske kullanmadı.

    Yine Bakanlık genelgesinde dikkat çekilen, giriş çıkışların aynı yerden olmaması ve pazar yerinde yoğunluğun dikkate alınması kuralları da göz ardı edildi.

    İLGİLİ HABERSon dakika… Pazar yerleri için yeni tedbirler İLGİLİ HABERPazarlar kurulacak mı? Semt pazarları kapandı mı?

     

  • Prof. Dr. Büke: Kişinin ateşi yoksa bu ‘hiçbir şeyi yok’ anlamına gelmeyebilir

    Prof. Dr. Büke: Kişinin ateşi yoksa bu ‘hiçbir şeyi yok’ anlamına gelmeyebilir

    Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs salgınının Türkiye’de de görülmesinin ardından alınan önlemler de arttı.

    Havalimanları, alışveriş merkezleri ve iş yerleri gibi toplu alanlarda ateş ölçümleri yapılmaya başladı. Ateş ölçerlerin ise kullanım şekli ve alanına göre birçok çeşidi bulunuyor.

    “YÜKSEK ATEŞ GÖRÜLMEYEBİLİR”

    Corona virüsün belirtileri hakkında bilgi veren Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke, şu ifadeleri kullandı;

    *Koronavirüs olgularının yüzde 86 gibi bir kısmında ateş yüksekliği var ama ateşin olmadığı durumlar olabilir. Özellikle çocuklarda, genç erişkinlerde, belki hatta yaşlılarda yüksek ateş göremeyebiliriz.

    *Buradaki ateş daha çok 38,5 ve üzerindeki ateşler ama çok daha düşük 37,5-38 gibi vücut ısısının olduğu durumlarda söz konusu olabilir. Genellikle termal kamera ya da ölçerler 38 ve üzerindekileri algılayabiliyor. 37,5 ile 38 arasında da subfebril ateş dediğimiz bir durum söz konusu.

    *Bunları, 38 ve üzeri dereceler olmadığında algılayamayabilir. Ayrıca her olguda da ateşin görülmesi söz konusu değil. Tabii toplu yerlere girildiği koşullarda termal kameralar, birden fazla kişinin ateşini ölçebiliyor ama evde kulaktan ölçen aletler ucu değiştirilerek kullanılabilir ya da dijital termometrelerle ölçüm yapılabilir.

    “ATEŞİ YOKSA BU ‘BİR ŞEYİ YOK’ ANLAMINA GELMEYEBİLİR”

    Prof. Dr. Büke kişilerin ateş ölçer kullanarak dışarı çıkmış olabileceğini de belirterek, şunları söyledi:

    *Ateş ölçerler standardize ve kalibre edilmiş çeşitli testlerden geçirildikten sonra birtakım belgeler alarak piyasaya sürülmüştür.

    *Dolayısıyla bunların bakım ve kontrolleri periyodik olarak yapılıyorsa bunlarla ilgili sorun yoktur ama mesela termal kameralar genellikle 38 derece ve üzerini saptıyor.

    *Fakat bizim normal şartlarda vücut ısımız 37,5 dereceye kadar normal. Dolayısıyla 37,5 ve 38 derece arasında da subfebril de olsa bir ateş yüksekliğinden bahsediyoruz.

    *Termal ölçerle bunu saptamak mümkün olmayabilir. Kızıl ötesi termometreler ya da ısı ölçerler de yine 38 derece ve üzerinde ölçüm yapıyor. 37,5 ile 38 derece eğer saptanamıyorsa, başlangıçta bu gözden kaçırılabilir.

    *Kişilerde zaten ateş yüksekliği söz konusuysa, eğer dışarı çıkacak kadar da kendilerini iyi hissediyorlarsa muhtemelen ateş düşürücü ilaç kullanmış ve öyle dışarı çıkmışlardır.

    *Belki de aslında 2-3 saat önce 38,5 derece ateşi vardı ama o anda oradan geçerken ateşi olmayabilir. Termal kameralar veya ısı ölçerler toplu alanlarda, eğer o anda kişinin ateşi yüksekse bir anlam ifade ediyor ama ateşi yoksa bu hiçbir şeyi yok anlamına da gelmeyebilir.

    *Şu dönemde koronavirüs enfeksiyonunu ararken tabii ki ateş önemli ama olmaması durumu bunun olmadığının bir göstergesi değil.

    “CİHAZ 38 DERECE VE ÜZERİNİ SAPTIYORSA ATEŞ YOK DİYEMEYİZ”

    Prof. Dr. Büke kişilerin evde kulak arkası derecelerle ölçüm yapabileceğini söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü;

    *Termal kameralar çok geniş alanlarda çok sayıda kişiyi taramak için kullanılıyor ama ideali timpanik (kulak arkası) dereceleri kullanmak.

    *O yoksa dil altından ya da koltuk altından ölçen termometreleri kullanabiliriz. Fakat tek tek kişilerin koltuk altlarına ya da kulak arkasına tutmak da zor olduğu için topluca termallerle ölçüm yapılıyor.

    *Toplu ölçümlerde cihazın duyarlılığı çok önemli. 37,5 ve üzerini saptayabiliyorsa sorun yok ama 38 ve üzerini saptıyorsa ‘ateş yok’ diyemeyiz.

    *37,5 ile 38 derece arasına da’ normaldir’ diyemeyiz. Hele de böyle bir dönemde bu ateşi de ‘koronaviral enfeksiyona bağlı ateş değildir’ diyerek reddetmek pek mümkün değil. DHA

    İLGİLİ HABERBulgaristan’daki son Corona virüsü vakasıyla ilgili açıklama! İLGİLİ HABERCorona virüsünde ‘ibuprofen etkisi’ tartışmasına uzmandan cevap

  • CHP’li Süleyman Bülbül: ‘256 vatandaş hiçbir işlem yapılmadan evlerine gönderildi’

    CHP’li Süleyman Bülbül: ‘256 vatandaş hiçbir işlem yapılmadan evlerine gönderildi’

    Aydın’da, umreden dönenlerin karantinaya alınmaması tepki çekti.

    CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, umreden dönen ve Aydın’da yaşayan 256 vatandaşın karantinaya alınmadığını, aksine evlerine gönderildiğini belirterek, “Her bir temas yeni bir vaka olabilir. Aydın’da ortaya çıkan bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmez ve gerekli tedbirler alınmazsa, ne yazık ki ortaya çıkacak olumsuz sonuçlardan hepimiz etkileneceğiz” ifadelerini kullandı.

    ‘İMZALADILAR VE EVLERİNE GİTTİLER’

    Umreden dönenlere İl Sağlık Müdürlüğü tarafından, ’14 gün boyunca dışarı çıkmayacakları ve ziyaretçi kabul etmeyeceklerine’ dair bir yazı imzalatılarak evlerine gönderildiğini belirten Bülbül, “Yani şu an sadece Aydın’da umreden gelen 256 vatandaş evinde sözde karantinada. Aydın’a geri dönen vatandaşlarımızın sadece bir temenni yazısı karşılığında evlerine gönderilmelerini doğru bulmuyorum” ifadelerini kullandı.

    ‘BİR GÜN SONRA GELENLER KARANTİNADA’

    Bir gün önce umreden dönen vatandaşlar evlerine gönderilirken bir gün sonra gelenlerin yurtlarda karantinaya alındığını hatırlatan Bülbül şunları söyledi:

    * Bakanlık kimin yurtlarda kimin evlerde karantinada olacağı kararını hangi test sonucuna göre verdi? Vatandaşlar hangi gerekçeyle evlerine gönderildi, neden 14 gün karantinaya alınmadılar ve nasıl bir sağlık taramasından geçtiler derhal açıklanmalı.

    * Evlerine gönderilen vatandaşlar İl Sağlık Müdürlüğü tarafından kontrol ediliyor mu? Bu soruların cevapları bir an önce verilmeli.

    ‘ACİLEN KARANTİNAYA ALINMALILAR’

    Evlerine gönderilenlerin, yakınlarının ve ziyaretlerine gidelerin risk taşıdığını belirten CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül şu ifadeleri kullandı:

    * Her bir temas yeni bir vaka olabilir. Aydın’da ortaya çıkan bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmez ve gerekli tedbirler alınmazsa, ne yazık ki ortaya çıkacak olumsuz sonuçlardan hepimiz etkileneceğiz.

    * O nedenle Aydın İl Sağlık Müdürlüğü ve Aydın İl Müftülüğü ile Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşleri yetkililerine ve Sağlık Bakanı sayın Fahrettin Koca’ya, Aydın halkı adına acil çağrıda bulunuyorum; Bir an önce bu hatalı uygulamadan dönülmeli, umreden dönen 256 vatandaşımıza tıpkı Ankara ve Konya’da olduğu gibi 14 günlük karantina uygulaması yapılmalı, semptomları sağlık ekipleri tarafından an be an takip edilmeli.