Etiket: tehlike

  • Eğirdir Gölündeki tehlike giderek artıyor! 50 metreyi aştı…

    Eğirdir Gölündeki tehlike giderek artıyor! 50 metreyi aştı…

    En son geçen yıl kasım ayında yapılan ölçümlere göre 520 kilometrekare olan Eğirdir Gölü yüzeyi 110 kilometre kayıpla 410 kilometrekareye düştü. Su seviyesi ise 16 metreden 4 metrenin altına indi. Senirkent, Yalvaç ve Gelendost kısımlarını içeren ‘Hoyran’ kesiminde, su seviyesindeki azalma yüzde 60’a ulaştı. Yer fıstığına benzeyen ve iki boğumdan oluşan gölün en dar noktası Kemer Boğazı’nın genişliği de 1,8 kilometreden 1,2 kilometreye düştü ve göl ‘Hoyran’ ve ‘Eğirdir’ olarak ikiye bölünme tehlikesi yaşıyor.

    EVLERDEN KAÇAK BORU HATTI

    Tüm bu verilere rağmen, etrafındaki binlerce dönümlük tarım arazilerinin vahşi sulaması ve içme suyu olarak kullanılan Eğirdir Gölü, kimyasal atıklar ve gölü besleyen kaynaklar üzerine kurulu göletler nedeniyle hem hızla kirleniyor, hem de su seviyesi ve kalitesini kaybediyor. TTKD Bilim Danışmanı Doktor Erol Kesici, göl çevresinde yaptığı son incelemelerde, binlerce ev ve bahçeye gölden direkt uzatılan borularla, pompaj motoruyla yasalara aykırı su çekildiğini ortaya koydu.

    ÇOK ŞİDDETLİ KURUMA TEHLİKESİ 

    Türkiye’nin en önemli doğal su kaynaklarından Eğirdir Gölü’nün çok şiddetli kuruma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu çağrısında bulunan Doktor Kesici, “Son 12 yıldır özel hükümlerle korunan bir göl. Mutlaka gölün su seviyesi ve su kirliliğine çok dikkat edilmesi gerekiyor. Eğirdir Gölü suyunun stratejik bir önemi var. Savaş, açlık veya kıtlıkta öncelikli kullanılacak bir göldür. Mutlaka korunması gereken göllerden biri olarak hüküm altına alınmasına rağmen son 3 yılda çok aşırı su alımları gölün adeta biyolojik çeşitliliğinin yok olmasına, su seviyesinin düşmesine neden olmaktadır” dedi.

    KENARLARDAKİ KAYIP 50 METREYİ AŞTI

    Göller ve derelerin havanın nemini artıran iklim düzenleyicileri olduğuna dikkati çeken Kesici, su kaynaklarının kurumasının iklim değişikliği sebebi olduğuna, nem azalmasının yağışların da azalmasına yol açtığına vurgu yaptı. Eğirdir Gölü’nde geçen yıllardaki orana göre bu yıl kıyı kenarlarındaki seviye kayıplarının 50 metreyi aştığını açıklayan Kesici, su seviyesinin ise yüzde 30 oranında azaldığını kaydetti. Göl üzerinde su bitkilerinin çoğaldığını ve bataklıklaşma oluştuğunu anlatan Kesici, “Bilimsel olarak yaşamlarının son aşaması olan bataklıklaşma sonucu göller kurumakta ve karaya dönüşmektedir” dedi.

    ‘GÖL ALARM ZİLLERİ ÇALIYOR’

    Su seviyesindeki kayıplar ve kirliliğin sonucu olarak mavi yeşil alglerin de aşırı artış gösterdiğini anlatan Kesici, Eğirdir Gölü’ndeki incelemelere göre, su kayıpları, seviye azalması ve kıyılarda suların çekilmesi olaylarının, şimdiye kadar bilimsel kayıtlardaki verilerin kat kat daha üstünde olduğunu söyledi. Kesici, “Göl için alarm zilleri çalıyor. Sulama mevsimine daha iki ay var, suya talep giderek artacak ve zaten ortalama 4 metre su seviyesinin altına inen gölde, su seviyesinde yüzde 30 oranında yeni kayıpların yaşanması söz konusu” diye konuştu.

    İSKELE HAVADA KALDI

    Göl çevresindeki 50 metreyi aşan çekilmeler, iskelelerin havada kalması, kirliliğin işareti algler ve bataklıklaşmayı da görüntüleyen Doktor Kesici, birçok eve yasal olmayan şartlarda pompaj motorlar ve borular kullanılarak bahçe sulamaları için su çekildiğini dile getirdi. Göl çevresindeki su talebinin arttığını belirten Kesici, “Üreticiler su bulamama nedeniyle gölden kanallar açarak bahçelerine su alıyor. Yine çok sayıda sondaj kuyuları açılarak yer altı suları çekiliyor. Göl çevresindeki göletler ve yer altı sularının çekiliyor olması gölün yok olmasının temel nedenlerini oluşturuyor” dedi.

    ALGLER TOKSİK ETKİSİ YARATIYOR

    Yaklaşık son üç aydır göl çevresine yağışın düşmediğini kaydeden Kesici, göldeki su seviyesinin azalmasının fiziki buharlaşmayı da kat kat artırdığını ve göldeki buharlaşmanın son yılların en fazla oranına ulaştığını söyledi. Su kirliliğinin ciddi boyutlarda olduğunu belirten Kesici, mavi yeşil alglerin su dibinde biriktiği, toksik etkisi yarattığı ve dördüncü kalite su olduğundan da kullanımının tehlikeli olduğunu dile getirdi.

    KURUMASINA İZİN VERMEYELİM

    Türkiye’de son 60 yılda 80’den fazla doğal göl ve sulak alanın tamamen kuruduğuna değinen Kesici, şu uyarıda bulundu:

    “Göller Yöresi’nde de göllerimiz kuruma periyoduna girdi. Eğirdir Gölü havzasından 1 milyona yakın kişi içme suyu, tarımsal ve turizm amaçlı yararlanıyor. Elma ve kiraz üretiminde Türkiye’de önemli bir katma değer sağlayan gölden son yıllarda aşırı su alımı nedeniyle artık su alınamaz vaziyete gelinmiştir ve üreticilere de kısıtlamalı su verileceği bildirilmiştir. Eğirdir Gölü’nün de göz göre göre kurumasına izin vermememiz gerekir.”

    Mehmet ÇINAR/DHA

  • Şehirler arası yolcu taşımacılığında büyük tehlike! Takip ediyorlar…

    Şehirler arası yolcu taşımacılığında büyük tehlike! Takip ediyorlar…

    Otogarda işletmecilik yapan otobüs firması yetkilisi Şener Çokyücen, yolcuları fırsatçılara karşı şu sözlerle uyardı: ”Biz bu dönemde kurallara uyarak yasaların öngördüğü şekilde faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.Günde 1 ya da 2 sefer yapmaya çalışıyoruz. Normal zamandaki gibi her saat, her yere otobüs bulunmaması nedeniyle bunu fırsat bilenler de otogarın dışından ya da başka semtlerden hiçbir kurala uymadan fahiş fiyat uygulayıp, zorda kalan yolcuları belli yerlere taşıyor.”

    Çokyücen, yolcuları tanınmış firmalarla seyahat etmeleri gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti: “Örneğin bir yolcu Karadeniz’e gidecek. Bizim aracımız 13.00’te gidiyor. Buraya 14.00’te geldiyse ya ertesi gün, ya da birkaç gün sonraya ertelemek zorunda kalıyoruz. Bunu fırsat bilenler yolcuları takip edip, fahiş fiyat sunarak ikna ediyorlar. Yolcuları fırsatçılara kanmamaları için uyarıyoruz. Bu yolculukların sağlıklı olmadığını, herhangi bir kaza durumunda karşılarında bir muhatap bulamayacaklarını hatırlatıyoruz. Kurumsal firmalarla yolculuk etsinler.”

    ”İZMİR-VAN ARASI BİN LİRA”

    Firma yetkilisi Burak Sucuk da şunları söyledi: “D2 yetki belgeli araçlarda bilet sistemi yok. Vergi ödemiyorlar, bilet kesmiyorlar, faturaları yok. Bir de ufacık arabaya 8 kişi koyuyorlar. Bizim gibi D1 taşımacılık yapanlar ise devlete vergi ödüyor. Araçlarımızda sosyal mesafe var. 46 kişilik otobüslere 20 yolcu kabul ediyoruz. Ama bu dönemde İzmir’den Van’a bin liraya yolcu taşıyan servisçiler oldu. Bir de tek şoför gittiler. Herhangi bir trafik kontrolü yok. Yani korsan taşıdılar. Normalde İzmir-Van arası 250 liraydı. Şu andaki tavan fiyat uygulamasıyla 400 liraya çıktı fiyatlar. Ama korsanlar 2- 3 katı fiyatla taşıdılar.”

    ”BENİ TAKİP EDEN BİRİ VARDI”

    Otogarda bilet bulamadığını söyleyen yolculardan Doğan Kaya da şöyle konuştu: “Acilen Zonguldak’a gitmem gerekiyordu. Bir cenaze işimiz vardı. Garaja gelip yazıhanedeki firmalara bilet sordum. Hiçbirinde bulamadım. Tam vazgeçmiştim ama sanırım beni takip eden biri vardı. Nereye gideceğimi sordu. Zonguldak’a gideceğimi söyledim. 7 kişilik araç kaldırıyorlarmış. Ama normaldeki bilet fiyatından 2-3 kat fazlaydı. Bana 500 lira fiyat çektiler. Fiyat çok geldiği için reddettim.” (DHA)

  • İstanbul’un kara surları tehlike altında

    İstanbul’un kara surları tehlike altında

    Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan İstanbul kara surlarının Vatan Caddesi yönündeki tarihi bir burç, dün yağmur sularının oluşturduğu birikintinin de etkisiyle yıkıldı.

    İstanbul’da şu anda 20 tane burcun özellikle son İstanbul depreminin de etkisiyle radikal bir şekilde riskli durumda olduğunu belirten İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat şunları söyledi:

    * Tarihi eserlerin restorasyonu oldukça zahmetli ve uzun bir süreç, bu yüzden zaman ve imkan açısından da yoğun bir çaba içerisindeyiz.

    * Düzenli olarak drone çekimleri ve diğer izlemelerle de durumlarını takip ediyoruz. Özellikle riskli olan 20 burçtan başlamak üzere çalışmalar yapılması için proje ve uygulama süreçleri planlanmalı.

    * 20 burcun özellikle radikal bir şekilde riskli olduğunu biliyoruz. Bu burçlar hem son yaşadığımız depremden sonra hem de şimdi yağışla beraber su biriktirmesi nedeniyle tahrip oldu.

    İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat. Foto: SHA

    “PROJELERİN TAMAMLANMASI İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

    Kara surları için geçmiş yıllarda restorasyon proje çalışmalarına başlandığını ve belli aşamalara gelindiğini ifade eden Polat, şu anda yarım kalan projeleri sürdürdüklerini belirtti.

    “Önceki yıllarda tamamlanmış ve Bölge Koruma Kurulu’nda onaylanmış bir restorasyon projesi yok.” diyen Polat, sözlerini şöyle sürdürdü:

    * Restorasyon proje çalışması var ama o da kısmi olarak yapılmış 4 etap olarak ele alınmış. 3 etaba farklı zamanlarda başlanmış, belli aşamalara gelinmiş fakat tamamlanan olmamış, 1 tanesine ise hiç başlanmamış.

    * Biz geldiğimizde bu projeleri devam ettirdik başlanmayan projelere başladık. Dolayısıyla öncelikle yarım kalan projelerin tamamlanması çalışmalarına başladık.

    Hasarlı olan burç demir iskelelerle desteklenmişti. Foto: SHA

     “ RESTORASYON İÇİN BİLİM KURULU KURDUK”

    Öncelikle projesine hiç başlanmayan etapla çalışmalara başladıklarını belirten Polat, sonrasında yarım kalan 3 etapla ilgili çalışmaları devam ettireceklerini anlatarak , “Tarihi eserleri restorasyon projeleri çok kapsamlı bir süreçtir. Bu açıdan dünya mirası tarihit kara surları için bir Bilim Kurulu kurduk.” diye konuştu.

    HER BÖLGE AYNI DERECEDE RİSKLİ DEĞİL

    Tarihi eserleri restorasyon projeleri çok kapsamlı bir süreç olduğunu ve birkaç etabı olan bu çalışmanın belli safhalara ayrılması gerektiğini belirten Polat şunları söyledi:

    * Bu işi belli safhalara ayırmak gerekir. Hem maddi olanaklar hem de koruma ihtiyaç açısından her kısım aynı ihtiyacı duymuyor ama çok acil ihtiyacı olan yerler var bunları planlamak gerekiyor.

    * Biz taş düşmeleri ve benzeri uygulamalara karşı önleyici ağ ve benzeri koruma çalışmaları yaptık önceki arkadaşlarımızın başladığı ve bizim devam ettiğimiz bir çalışmaydı ama bu yetersiz bir çalışma.

    * Büyük alanda sorunu çözen değil daha çok taş düşmesini engellemeye çalışan bir uygulama.

    İstanbul’u etkisi altına alan yağışlardan sonra hasarlı burç yıkıldı. Foto: SHA

     “ESASLI BİR RESTORASYON GEREKİYOR”

    Kara surlarının riskli bölgelerinde olası taş düşmesine karşı uygulanan ağların kısmen çevre güvenliğini sağladığını ama uzun dönemde riski ortadan kaldırmadığının altını çizen Polat şöyle konuştu:

    * Bu yetersiz, esaslı bir restorasyon çalışmasına girilmesi gerekiyor bizde bu süreci ilerletmeye çalışıyoruz, yani biz proje yapmak ve bölge kurullarının, koruma kurullarının onayıyla ve denetimi ile kara surlarının restorasyonunu yapmak gibi iki tane temel çaba içerisindeyiz.

    * Hızlı bir şekilde koruma kurullarından projeleri onaylatıp, etap etap özellikle riskli burçlara odaklanarak restorasyon çalışması yapacağız.

    * Bu konuda İstanbul çok vakit kaybetmiş durumda. Tarihi eserler için zaman kayıpları basit çözüm imkanlarının tüketilmesi, kaynak kaybı, zaman kaybı ama en önemlisi dünya mirası gibi İstanbul’un eşsiz değerlerinin kaybı anlamlarına geliyor.

    * İstanbul’un ilgili tüm kültür kurumları bu konuda özel bir gayret gösterecektir.

    “İSTANBUL SURLARI İHMAL EDİLDİ”

    Mahir Polat sözlerini şöyle sonlandırdı:

    * Hem proje yapmak hem de restorasyon yapmak için bir taraftan çalışıyoruz bu iki aşamalı bir iş. İstanbul’un surları ne yazık ki hiçbir zaman restorasyon programlarına girmedi maalesef hiçbir zaman hızlıca tahribatın üzerine gidilmedi.

    * Nice imkan surlar için kullanılabilirdi, özellikle 2010 süreci tarihi surlara etki etmedi, ne yazık ki surlar için bir fayda sağlamadı.

    * Şimdi bunu telafi etmeliyiz. Kurtaracağımız İstanbul’un tarihi kimliği ve dünya mirası markasıdır. Bu konuda herkesin elinden geleni fazlası ile yapacağını göreceğiz.

     

  • Büyük tehlike! Çay hasadı için akın akın memleketlerine geliyorlar

    Büyük tehlike! Çay hasadı için akın akın memleketlerine geliyorlar

    Corona virüsü salgını vakasının en çok görüldüğü İstanbul başta olmak üzere batıdaki illerden yola çıkan Karadenizliler, memleketlerine dönmeyi sürdürüyor. Özel araçlarıyla gelenler, Rize’de kent girişlerindeki arama noktalarında uzun kuyruklar oluşturuyor.

    Kente giriş yapanlar kontrol notalarında uzun kuyruklar oluşturdu. Foto: DHA

    Rize-Trabzon sınırında durdurulan araçlardaki sürücü ve yolcular sağlık kontrolünden geçirilerek, kayıt altına alındıktan sonra gidecekleri adreslerde 14 günlük karantinaya tabi tutulmaları sağlanıyor.

    Memleketlerine dönenlerin çoğunluğu mayıs ayında başlayacak çay hasat sezon hazırlıkları için geldiklerini belirtiyor.

    Kente girenlerin kimlik bilgileri alınıp 14 gün boyunca kendilerini karantinaya almaları isteniyor. Foto: DHA

    ‘GELMEK ZORUNDAYDIK’

    Çay hasat sezonu için Samsun’dan geldiğini anlatan Mehmet Arıman, “Kent girişinde durdurulduk. Buraya çay toplamaya geldim. 85 yaşındaki annemi getiremedim yasaklardan dolayı, yasaklara uyuyoruz. Biz gelmek zorundaydık çay tarımından dolayı. Evde izolasyonda kalacağız 14 gün boyunca zaten bir aydır evdeydik bir ayda burada kalırız bir şey olmaz´´ diye konuştu.

    Tekirdağ’dan geldiğini söyleyen Sultan Şeref de “Yaşlı bir annem var arabada onu da götürüyorum. Rize Kalkandere’de oturuyoruz. Annemi getirmek için özel izin aldım. Zor bir yolculuk oldu” dedi.

    Kente girenlerin genel sağlık durumları kontrol edilip ateşleri ölçülüyor. Foto: DHA

    İstanbul’dan geldiğini söyleyen Aydın Bakoğlu ise “İstanbul’dan geldik. Yolculuk zor geçti. Her ilde çevirme vardı. Uygulamalar çok iyi insan sağlığı için gerekli. Virüsün yayılması bu uygulamalar sayesinde önleniyor” ifadelerini kullandı.

    40 BİN ÇAY İŞÇİSİ GELEMİYOR

    Doğu Karadeniz’deki Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde, 830 bin dekar alanda 1 milyon üretici aile tarafından yapılan yaş çay tarımına sayılı günler kaldı.

    Mayıs ayında başlaması beklenen çay tarımında bu yıl corona virüsü tedbirleri kapsamında yabancı işçiler, çalışamayacak. Bölgede her yıl 4 ilde çay tarımında çalışan yaklaşık 40 bin Gürcistan ve Azerbaycan uyruklu işçi, sınır kapılarının kapatılması nedeniyle ülkeye giremeyecek. (DHA)

     

    VAKA SAYISI ARTIYOR
    Türkiye’de ilk corona virüsü vakasının ortaya çıkmasının ardından 24 gün geçti. Dün 79 kişinin vefat etmesiyle toplam ölü sayısı 356’ya çıktı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yapılan test sayısını 125 bin 556, vaka sayısını 18 bin 35 olarak açıkladı. Koca’nın paylaştığı verilere göre yoğun bakımdaki hasta sayısı 1101, entübe hasta sayısı 783, iyileşen vaka sayısı ise 415 oldu.

     

  • Son dakika: Hava durumuna dikkat! Corona virüsünden sonra bir tehlike daha…

    Son dakika: Hava durumuna dikkat! Corona virüsünden sonra bir tehlike daha…

    Hava sıcaklıkları düştü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: Yurt genelinin parçalı ve çok bulutlu, Karadeniz, İç Anadolu, Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Güney ve İç Ege ile Bursa, Balıkesir, Kocaeli, Sakarya ve Bilecik çevrelerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların yağmur ve sağanak, Güneydoğu Anadolu’nun doğusunda yer yer gök gürültülü sağanak, İç Ege, Karadeniz’in iç kesimleri, İç Anadolu, Doğu Anadolu’nun kuzeyi ve Bilecik çevreleri ile zamanla Akdeniz’in iç kesimleri ve Doğu Anadolu’nun batısında karla karışık yağmur ve kar şeklinde olması bekleniyor.

    SOĞUK ALGINLIĞINA DİKKAT! DAHA DA SOĞUYACAK…

    Türkiye’de hava sıcaklıklarının kuzey, iç ve batı kesimlerde 4 ila 12 derece olmak üzere yurt genelinde azalacağı tahmin ediliyor. Ani sıcaklık düşüşü nedeniyle soğuk algınlığına dikkat edilmesi gerekiyor.

    KUVVETLİ KAR, YAĞMUR VE RÜZGAR UYARISI

    Yağışların, Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Amasya, Yozgat ve Kırşehir çevrelerinde yoğun kar, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları, Doğu Anadolu’nun güneybatısı, Güneydoğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Isparta ve Burdur çevrelerinde kuvvetli yağmur ve karla karışık yağmur, Adana ve Kahramanmaraş çevreleri ile Antalya’nın kuzey ve doğu kesimlerinde kuvvetli yağmur ve sağanak şeklinde olması beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekiyor.