DOLAR 32,5322 0.24%
EURO 34,6584 0.31%
ALTIN 2.497,060,44
BITCOIN %
Mersin
25°

AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Filmin tekrarı haftaya

Filmin tekrarı haftaya

ABONE OL
11 Şubat 2022 11:04
Filmin tekrarı haftaya
0

BEĞENDİM

ABONE OL
FIRAT TOPAL

[email protected]

2020.11.08 22:40

Galatasaray, şampiyonluk yarışındaki rakiplerinin puan kaybettikleri haftada, 3 puan alırken, maçın sonunda yine kronik sorunlarla boğuştu.

Önceki haftalarla karşılaştırılamayacak kadar iyi bir ilk yarı oynadı Galatasaray. Hatta şöyle diyeyim, sarı-kırmızılılar, tesadüftür, en son geçtiğimiz sezon 2-2 biten Sivasspor deplasmanının ilk yarısında bu kadar iyi oynamıştı ki o günden beri form grafiği sürekli aşağı doğruydu. Bunun en önemli sebeplerinden birisi Babel’in oyun karakteri sebebi ile Galatasaray’ın oyunu daraltıp genişletme imkanı bulmasıydı. Elinizde vasatın biraz üstü oynayan bir sahte 9 olduğunda orta sahanızı zaman zaman 6 kişiye çekebiliyor, onun peşinden sürüklediği savunma hattının sol ve sağ tarafına derin toplar atabiliyorsunuz. Emre Taşdemir ve zaman zaman sola deplase olan Emre Kılınç bunu birkaç kez denediler. Özellikle Emre Kılınç’ın ilk yarıda düşük bütçeli Kevin de Bruyne gibi oynadığını belirtmek lazım. Gerek rakip sahanın orta bölümünde yaptığı çok önemli pas ve hamle başarıları, gerek gol pozisyonundaki ısrarı, gerekse de sürekli, tabir-i caizse, olay yerinde olması, Galatasaray’ın ceza sahasına topu taşıdığı her atakta umutlanmasını sağladı.

İkinci yarı ise, özellikle 65. dakikadan sonra Terim’in takımının fabrika ayarlarına döndüğünü gördük. O sırada ekran başındaki taraftarların tümü, skorun 2-1’e gelmesi halinde maçın sonunun çok zor geleceğini ve oldukça rahat geçecek bir maçın kabusa dönebileceğini biliyordu. Galatasaray’ın 2 farklı önde götürdüğü maçta dahi kaybolup gitmesi ve maçı bir türlü elinde tutamaması artık Roland Emmerich imzalı felaket filmlerinden farksız. Senaryo belli, ayrıntılar belli, karakterler kartonvari ve sonuç belli. Büyük bütçeler belirleniyor, transferler yapılıyor, ancak ortaya çıkan ürün hep aynı, izlemek için ekran başına geçtiğinizde ya da izlerken neler olacağını biliyorsunuz, ama yine de izliyorsunuz, ve tahmin ettiğiniz şeyler yine de oluyor. Dolayısıyla bu maçın ilk yarısının verdiği umut, ikinci yarıdaki tabloya bakarak kolayca unutulabilir.

Fatih Terim’in bir süredir eleştirilen oyuncu değişikliklerinde gecikme ve seçim problemleri bir arada. Hoca, yenilen golün ardından 3 panik oyuncu değişikliği yapmak yerine, oyunun kontrolü tamamen elden gitmişken 5’er dakika arayla yapabilir bu değişikliği. Kendi takımının ahengini veya ritmini bozma gibi bir tehlike yok, zira Galatasaray bu tür durumlarda çoktan oyundan düşmüş oluyor, dolayısıyla en azından düşerken rakibiniz de yanınızda götürebilirsiniz, oyunu soğutarak. Ancak gol sonrası 3 ani oyuncu değişikliği, hastalığı bir süreliğine dindirip bununla beraber bağışıklık sistemine zarar veren antibiyotikler gibi. Zaten bu panik havasıyla saha içinde kalan oyuncu grubuna da pek iyi sinyaller vermiyorsunuz.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.