Sadece birkaç yıl önce çoğu insan mRNA aşılarının varlığından bile habersizdi. Ancak şimdi, bu aşıların temelini oluşturan teknolojinin sağlık sorunlarının üstesinden gelmede kilit bir rol oynayabileceğine inanan bilim insanları var.
Yaklaşık üç yıl önce, Anna Blakney adında bir bilim insanı, Londra’daki bir laboratuvarda nispeten az bilinen bir alan üzerinde çalışmaya başladı. O dönemde mRNA aşıları halk arasında pek bilinmiyordu. Ancak şimdi, Pfizer-BioNTech ve Moderna gibi ilaç şirketlerinin mRNA aşıları sayesinde, vivasbet bu teknoloji geniş bir şekilde tanınıyor.
Blakney, doktorasına başladığında, “mRNA aşılarının işe yarayıp yaramayacağı konusunda pek çok kişi şüpheliydi” diyor. Ancak şu anda, “mRNA’nın tıp alanında oyun kurallarını değiştirdiğini” söylüyor.
Bu teknoloji, genetik kodu DNA’dan hücrenin protein yapma mekanizmasına taşıyan tek sarmal bir molekül olan mRNA’ya vivasbet giriş dayanıyor. mRNA, genetik kodun kullanılabilir hale gelmesini sağlar ve vücudun normal şekilde çalışmasını destekler. Eğer DNA bir banka kartıysa, mRNA bir kart okuyucudur.
Bir virüs hücreye girdiğinde, kendi RNA’sını serbest bırakır ve ele geçirilen hücreleri virüsün kopyalarını üretmeye zorlar. Geleneksel aşılar, zayıflatılmış virüs proteinlerini enjekte ederek çalışır. Ancak mRNA aşıları, antijeni enjekte etmeye gerek duymaz; bunun yerine antijenin mRNA’sını kullanır. Bu, vücudu kandırarak antikorlar oluşturmasını sağlar. mRNA’nın kendisi daha sonra vücudun doğal savunması tarafından parçalanır ve geride sadece antikorlar kalır.
Bu nedenle mRNA aşıları, geleneksel aşılara göre daha güvenli, hızlı ve ekonomiktir. Pandemi sırasında, bu teknolojinin gerçek zamanlı olarak nasıl işlediğine tanık olduk. İlk mRNA aşısı, virüsün genom dizilimi yayınlandıktan sadece birkaç gün sonra geliştirilmeye başlandı ve onaylandı. Bu, tarihte görülen en hızlı aşı geliştirme süreciydi ve sağlık alanında bir devrim başlattı.
News
