İş hayatında yaşanan psikolojik baskı, dışlama ve sistematik yıldırma davranışları, yalnızca çalışma barışını değil; bireyin ruhsal ve mesleki bütünlüğünü de ciddi biçimde zedeler. Hukuk literatüründe mobbing olarak adlandırılan bu olguda, hak kayıplarının önlenmesi ve sürecin doğru yönetilmesi açısından mobbing davası avukatı önemli bir rol üstlenir.
Mobbing; işyerinde bir çalışana karşı uzun süreli, sistematik ve kasıtlı olarak uygulanan psikolojik baskı ve yıldırma davranışlarının bütünüdür. Tekil tartışmalar veya anlık gerilimler mobbing sayılmaz. Hukuki anlamda mobbingden söz edilebilmesi için genellikle:
Mobbing iddiaları, çoğunlukla iş hukuku ve borçlar hukuku kesişiminde değerlendirilir. Sürece göre:
Bu nedenle mobbing davaları, yalnızca bir “işten çıkarma” uyuşmazlığı olarak ele alınmamalıdır.
Mobbing davalarında görev alan bir avukat, yalnızca dava dilekçesi yazmakla sınırlı bir rol üstlenmez. Süreç çoğu zaman delil toplama aşamasında başlar ve şu konulara yoğunlaşır:
Bu aşamalar, davanın kabulü veya reddi bakımından belirleyici olabilir.
Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde görülen mobbing dosyaları; kurumsal yapılar, çok katmanlı yönetim sistemleri ve yazılı iletişimin yoğunluğu nedeniyle daha karmaşık bir nitelik taşır. Bu durum, teknik ve deneyim gerektiren bir hukuki yaklaşımı zorunlu kılar.
Mahkemeler, mobbing iddiasını incelerken şu hususlara özel önem verir:
Bu değerlendirme, davanın seyrini ve hükmedilecek tazminatları doğrudan etkiler.
Mobbing davalarında izlenecek yol, ispat yöntemleri ve avukatın rolü hakkında daha kapsamlı bir değerlendirme için mobbing davası avukatı başlıklı yazıya göz atılması faydalı olacaktır.
Rekalm & İşbirliği: [email protected]